En sevdiğim mevsim Yaz..
Her yıl iple çektiğim..
geldiğinde içimin içime sığamadığı..
Ama bu Yaz
bir garip hallerdeyim..
Nasıl olmayım ki?
Zaten bir garip hallerde olmayıp da çevresinde hiç bir değişiklik olmazmış gibi rahat rahat takılan tipleri gördükçe de aklım almıyor..
Bu neyin genişliği
bu neyin kafası
diyesim var hepsine tektek
hatta omuzlarından tutup şöyle sağlam bir sarsasım var..
Yahu göz göre göre polis adı altında yetiştirilmiş bi şeyler cana kastediyor, siyasetçi kılığına girmiş bi şeyler çıkıp bir sürü yalanlar tehditler savuruyor...
hukukçu kılığına girmiş bi şeyler katilleri, tecavüzcüleri serbest bırakıyor da durup duran insanlar hakıında tutuklama kararı çıkartıyor falan..
Sanki bir çizgi romanın içinde yaşıyoruz..
Red- Kid in kasabalarındayız adeta a.q (ulan küfür bile salladım ya blog aleminde e yani daa nediyim).
Red kid'leri bir yığın ama bu kasabanın..
Daltonları da öyle
Red Kid ler zaten biziz.. hepimiz gerçek halk
Daltonlar da malum
ben rintintinlere uyuz oluyorum
kuyruklar sıkıştırılmış sinsice köşeye sinilmiş bekleniyor öylece..
hala salak salak blog yazıları, aşk meşk, mal mal yeme içme fotoğrafları
bi gidin yaa
hayret misiniz?
ha bir de sosyal medyada hoppidi zippidi takılıp da 31 mayıstan beri inine çekilenler var..
onlar hepsinden beter, sıfır tahammül bende o tiplere en çok... gözüme gözükmesinler... fena uyuzum.. hiç mi bir fikri olmaz kendini insan sana bu suretlerin arkadaş yaaa..
pes
gel gitlerim fena bu aralar
Yaz mı Kış mı belli değil ruhumda
Bir bakmışım ağlıyorum okuduğum bir röportaja, gözaltına alınıp işkence gören 13 yaşında çocuğa, Ethem'e, Mehmet'e Abdullah'a, gözünü kaybeden gencecik delikanlının keşke bacağıma sıksalardı gözüm yerine deyişine, yerlerde sürüklenen gazeteciye, komadaki onlarca gence, Dilan'a, kalp krizi geçirip yaşama veda edenlere...
Gençlerin nefis cesaretine...
bir bakmışım gülüyorum kahkahayla, ama öyle böyle kahkaha atmak değil, kriz denecek cinsten..
Yine o harika Y kuşağı gençlerinin beni kendilerine hayran bırakan muhteşem mizahî zekâlarından fışkıranlara
Ortası yok bende bu ara
Depresyon
Mani
Depresyon
Mani
Ruh halim haşat oldu arkahadaş ya la...... Bi şey diil devreler yanacak o olacak.. Aaaaa genç diilim ki ben ama yaaaa..
BANA, AİLEME, YAPTIKLARIMA, YAŞADIKLARIMA, HİSSETTİKLERİME, KURGULADIKLARIMA DAİR NE VARSA KISA KISA...
25 Haziran 2013 Salı
21 Haziran 2013 Cuma
"Protesto, sıfırlanmayı ve suskunluğa mahkûm edilmeyi reddetmektir. "
“…
Her ciddi
siyasi protesto mevcut olmayan adalete yapılan bir çağrı ve bu adaletin
istikbalde gerçekleşeceğine dair bir umuttur; ancak protestoların birincil nedeni
bu umut değildir. Karşı çıkmamak son derece onur kırıcı, küçültücü, ölümden de
beter olacağı için protesto eder insan.
Barikat
kurarak, silahlanarak, açlık grevi başlatarak, omuz omuza haykırarak ya da
yazarak karşı çıkar; çünkü gelecekte ne olacak olursa olsun, içinde
bulunduğu ânı kurtarmaktır derdi.
Protesto,
sıfırlanmayı ve suskunluğa mahkûm edilmeyi reddetmektir. Bu sebeple,
gerçekleşirse eğer, o anda küçük bir zaferdir protesto.
Her an gibi
geçici de olsa iz bırakır. Geçip gitse de belleklere kazınmıştır. Protesto
aslında başka, daha adil bir gelecek için göze alınmış bir fedakârlık değildir;
içinde bulunulan zamanın kifayetsiz bir kurtarılışıdır. Mesele, kifayetsiz sıfatıyla
tekrar tekrar nasıl yaşanabileceğidir.
...”
John Berger
20 Haziran 2013 Perşembe
Kızıma-Neler Oluyor Yurdumda...
Kızım,
Ülkemizde tuhaf şeyler oluyor Mayıs ayı sonundan beri, sen de farkındasın 8 olmak üzere olan yaşın henüz pek küçük olsa da.. Farkında olmaman imkansız zaten..
İnsanlık onuru, haysiyet falan gibi kavramlar var...
Yaşadığın sürece öğreneceksin bunları yeri geldikçe.. Şimdi ben sana anlatsam da kafanı karıştırırm belki.. Basitçe geçecek olursam üzerinden, başkalarının özgürlüklerine tecavüz etmediği sürece özgürlüğü hak eder her insan. Ve bu özgürlüğüne müdahale edilip durursa sistematik olarak...
Dur
deyiverir bir gün..
İşte Gezi Parkı eylemi adı altında başlayan bu başkaldırı tam olarak budur.
Özgürlüğüme Dokunma...
İstediğim gibi giyinebilirim
Kaç çocuk doğuracağım beni ilgilendirir
Bakamayacağım çocuğu aldırabilirim
Ne içeceğime, içeceğimi hangi saatte nereden alacağıma ben karar veririm
Hangi dine inanacağım, ya da inanıp inanmayacağım benim seçimim
Yurdumdaki her yeşilliğin çirkin binalar için göz göre göre yok edilmesine razı gelemiyorum
Yurdumda yaşayan insanların sen ben ötekileştirmelerine bölünmesini istemiyorum
....
...
..
.
Uzar gider bu liste bebğim.
Bize okullarda bir sürü şey öğretildi senin kadarken..
En çok da halk bir memlekette yaşayan insanlar topluluğudur
öğretildi..
Her görüşü, her inanışı, her soyu, her ırkı kapsar dendi
Bugünlerde bize ezber bozduruyorlar kızım.
Senin %50'in benim %50'm diyorlar...
Sen
Ben
kim?
Bize öğretildi ki kızım
Ülke sınırları belirlenmiş bir toprak parçasıdır
O toprak parçasında yaşamakta olan her o ülke vatandaşı o ülkenin halkıdır
Yüzdesi yoktur bunun..
Asker olur o ülkede
seçmen olur
polis olur
doktor olur
dindar olur
ateist olur
işçi olur
o olur
bu olur
hepsi olur..
Hiçbirisi kimsenin malı değildir..
Kimse hiçbir meslek dalına, hiç bir insan topluluğuna mal muamelesi yapamaz
bu da benim polisim
bu da benim seçmenim
diyerek sahiplenemez
polis halkın polisidir..
seçmen halkın içinden çıkan seçmendir
mal değildir
diye öğretmişlerdi bize
ben sana böyle öğretmeye devam edeceğim kim ne derse desin
Kimse kimse için öldürücü olmasın istiyorum
Aynı topraklarda kimse diğerini ezip, kırıp geçme derdine düşmesin istiyorum
kimse kimsenin herhangi bir bölgesindeki kıl olmasın istiyorum ben
herkes birey olsun
herkes birey olduğunun bilincinde olsun istiyorum...
kindar değil dindar yetştireceğiz deyip deyip de eli çivili sopalı, döner bıçaklı kindar dindarlar yaratmak eleştiri oklarını da göze almayı gerektirir.. Bunu göze alan kişilerinse eleştirilince tribe girip daha da delirmemesini yeri geldiğinde hatasını da kabul edebilir olmasını istiyorum
Diye diye
sana uzun uzun anlatsam ben..
sen 8 olmak üzerelik yaşınla anlarsın hiç şüphem yok kızım da
kocaman kocaman yaşlar devirip de anlamamakta direnenler için ne yapmalı
onu bulmaya bunca çaba
bunca kan
gözyaşı
ölen
yaralanan
sakat kalan..
duran
direnen
işte bunlar yüzünden "her yer taksim, her yer eylem" senin dilinden... :)
Kaybolmak üzere olan umutlarımı.. bir anda kocaman yemyeşil br ormana dönüşüverecek derecede canlandıran gençliğe ise ayrıca bir yazım olacak
teşekkür
ve onları bunca zaman göz ardı ettiğim için özür yazısı
kafamı toparlayınca..
ne zamandır sana yazayım istediğim bu kelimeleri bile tam istediğim gibi toparlayamadım meleğim
bağışla..
"Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!" NHR ..
dipteki not: capon balığımın "benim hayallerim" diye hazırladığı, Bodrumda evim olsa, evimin havuzu olsa, şarkıcı, dansçı olsam diye sıraladığı masum hayalleri içinde 4. Sırayı alan hayalinde alevler sloganlar var...Ne kadar dışında tutmaya çalışsak da gerçekleri ayan beyan görebilecek zekada...
Ülkemizde tuhaf şeyler oluyor Mayıs ayı sonundan beri, sen de farkındasın 8 olmak üzere olan yaşın henüz pek küçük olsa da.. Farkında olmaman imkansız zaten..
İnsanlık onuru, haysiyet falan gibi kavramlar var...
Yaşadığın sürece öğreneceksin bunları yeri geldikçe.. Şimdi ben sana anlatsam da kafanı karıştırırm belki.. Basitçe geçecek olursam üzerinden, başkalarının özgürlüklerine tecavüz etmediği sürece özgürlüğü hak eder her insan. Ve bu özgürlüğüne müdahale edilip durursa sistematik olarak...
Dur
deyiverir bir gün..
İşte Gezi Parkı eylemi adı altında başlayan bu başkaldırı tam olarak budur.
Özgürlüğüme Dokunma...
İstediğim gibi giyinebilirim
Kaç çocuk doğuracağım beni ilgilendirir
Bakamayacağım çocuğu aldırabilirim
Ne içeceğime, içeceğimi hangi saatte nereden alacağıma ben karar veririm
Hangi dine inanacağım, ya da inanıp inanmayacağım benim seçimim
Yurdumdaki her yeşilliğin çirkin binalar için göz göre göre yok edilmesine razı gelemiyorum
Yurdumda yaşayan insanların sen ben ötekileştirmelerine bölünmesini istemiyorum
....
...
..
.
Uzar gider bu liste bebğim.
Bize okullarda bir sürü şey öğretildi senin kadarken..
En çok da halk bir memlekette yaşayan insanlar topluluğudur
öğretildi..
Her görüşü, her inanışı, her soyu, her ırkı kapsar dendi
Bugünlerde bize ezber bozduruyorlar kızım.
Senin %50'in benim %50'm diyorlar...
Sen
Ben
kim?
Bize öğretildi ki kızım
Ülke sınırları belirlenmiş bir toprak parçasıdır
O toprak parçasında yaşamakta olan her o ülke vatandaşı o ülkenin halkıdır
Yüzdesi yoktur bunun..
Asker olur o ülkede
seçmen olur
polis olur
doktor olur
dindar olur
ateist olur
işçi olur
o olur
bu olur
hepsi olur..
Hiçbirisi kimsenin malı değildir..
Kimse hiçbir meslek dalına, hiç bir insan topluluğuna mal muamelesi yapamaz
bu da benim polisim
bu da benim seçmenim
diyerek sahiplenemez
polis halkın polisidir..
seçmen halkın içinden çıkan seçmendir
mal değildir
diye öğretmişlerdi bize
ben sana böyle öğretmeye devam edeceğim kim ne derse desin
Kimse kimse için öldürücü olmasın istiyorum
Aynı topraklarda kimse diğerini ezip, kırıp geçme derdine düşmesin istiyorum
kimse kimsenin herhangi bir bölgesindeki kıl olmasın istiyorum ben
herkes birey olsun
herkes birey olduğunun bilincinde olsun istiyorum...
kindar değil dindar yetştireceğiz deyip deyip de eli çivili sopalı, döner bıçaklı kindar dindarlar yaratmak eleştiri oklarını da göze almayı gerektirir.. Bunu göze alan kişilerinse eleştirilince tribe girip daha da delirmemesini yeri geldiğinde hatasını da kabul edebilir olmasını istiyorum
Diye diye
sana uzun uzun anlatsam ben..
sen 8 olmak üzerelik yaşınla anlarsın hiç şüphem yok kızım da
kocaman kocaman yaşlar devirip de anlamamakta direnenler için ne yapmalı
onu bulmaya bunca çaba
bunca kan
gözyaşı
ölen
yaralanan
sakat kalan..
duran
direnen
işte bunlar yüzünden "her yer taksim, her yer eylem" senin dilinden... :)
Kaybolmak üzere olan umutlarımı.. bir anda kocaman yemyeşil br ormana dönüşüverecek derecede canlandıran gençliğe ise ayrıca bir yazım olacak
teşekkür
ve onları bunca zaman göz ardı ettiğim için özür yazısı
kafamı toparlayınca..
ne zamandır sana yazayım istediğim bu kelimeleri bile tam istediğim gibi toparlayamadım meleğim
bağışla..
"Ölenler
döğüşerek öldüler;
güneşe gömüldüler.
Vaktimiz yok onların matemini tutmaya!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!" NHR ..
dipteki not: capon balığımın "benim hayallerim" diye hazırladığı, Bodrumda evim olsa, evimin havuzu olsa, şarkıcı, dansçı olsam diye sıraladığı masum hayalleri içinde 4. Sırayı alan hayalinde alevler sloganlar var...Ne kadar dışında tutmaya çalışsak da gerçekleri ayan beyan görebilecek zekada...
12 Haziran 2013 Çarşamba
10 haziran izlenimleri...
10 Haziran Pazartesi akşamı sergi açılışını yaptık derneğin..
direnişti
eylemdi derken
arada biraz mola dedik ama
açılışta da devam etmekten geri kalmadık direnişe...
belki biraz da kafa karışıklığı ve aklın fikrin sokaklarda oluşundan kaynaklı açılış organizasyonu pek fenaydı
aslında açılış organizasyonsuzluğu demeliydim sanırım :)
ÇSM nin çalışmayan havalandırması sergi gezip zevk almak amaçlı gelen konuklarımıza fena mahçup etti bizi.. en az biber gazı sıkılmışçasına nefessiz bırakıldık hepimiz
AFSAD ismine yakışmadı ya
eylem heyecanına verelim hadi....
sergileri oluşturan fotoğrafların tamamına bakmak imkansızdı o şartlar altında
sergi kalkmadan gideceğim yeniden tek tek detay detay bakmaya
ama genel göz gedirme ile söylemeliyim ki çok hoştu sergiler
Ben sergiye ÇARŞI HER ŞEYE KARŞI diyerek Beşiktaşın sembolü kartalı üzerinde taşıyan bir elbisem ile katılmayı tercih ettim..
Tam zamanıydı
Fotoğrafın F leri İsa Özdemir atölyesi çalışmalarımın meyvesi Özportrem
ve bunlar da güneş baskı natürmortlarım..
direniş başlayalıberi fotoğraf çekmez çekemez oldum... direnişi de fotoğraflayamadım, belgesel bana göre bir dal değil hiç... ben ağzımı ayırıp şok geçirene kadar 100 kare kaçırırm o ortamda.. o yüzden hiç bulaşmadım
ve zaten fotoğrafçı dostlarım öyle kareler çektiler ki..
neyse
demem o ki.. sanat ruhu besliyor
arada sanatla soluklanmak güzeldi
bize de bir minik soluk diyen olursa sergiler askıda gidip görün derim doğrusu
sergi açışında en beni kalpten vuran direniş fotoğrafları gösterisi oldu
izlemenizi tavsiye ederim...
ve son söz
#direntürkiye
direnişti
eylemdi derken
arada biraz mola dedik ama
açılışta da devam etmekten geri kalmadık direnişe...
belki biraz da kafa karışıklığı ve aklın fikrin sokaklarda oluşundan kaynaklı açılış organizasyonu pek fenaydı
aslında açılış organizasyonsuzluğu demeliydim sanırım :)
ÇSM nin çalışmayan havalandırması sergi gezip zevk almak amaçlı gelen konuklarımıza fena mahçup etti bizi.. en az biber gazı sıkılmışçasına nefessiz bırakıldık hepimiz
AFSAD ismine yakışmadı ya
eylem heyecanına verelim hadi....
sergileri oluşturan fotoğrafların tamamına bakmak imkansızdı o şartlar altında
sergi kalkmadan gideceğim yeniden tek tek detay detay bakmaya
ama genel göz gedirme ile söylemeliyim ki çok hoştu sergiler
Ben sergiye ÇARŞI HER ŞEYE KARŞI diyerek Beşiktaşın sembolü kartalı üzerinde taşıyan bir elbisem ile katılmayı tercih ettim..
Tam zamanıydı
Fotoğrafın F leri İsa Özdemir atölyesi çalışmalarımın meyvesi Özportrem
ve bunlar da güneş baskı natürmortlarım..
direniş başlayalıberi fotoğraf çekmez çekemez oldum... direnişi de fotoğraflayamadım, belgesel bana göre bir dal değil hiç... ben ağzımı ayırıp şok geçirene kadar 100 kare kaçırırm o ortamda.. o yüzden hiç bulaşmadım
ve zaten fotoğrafçı dostlarım öyle kareler çektiler ki..
neyse
demem o ki.. sanat ruhu besliyor
arada sanatla soluklanmak güzeldi
bize de bir minik soluk diyen olursa sergiler askıda gidip görün derim doğrusu
sergi açışında en beni kalpten vuran direniş fotoğrafları gösterisi oldu
izlemenizi tavsiye ederim...
ve son söz
#direntürkiye
Etiketler:
bana dair,
fotoğraf,
hayatın içinden,
özel günler
10 Haziran 2013 Pazartesi
Eylemler arası bir ufak mola...
Sergi asma operasyonu vardı bugün..
Astık
Uzaklaştık
Baktık neler çıkarmışız
Beğendik
Olmuş ya la
Hem de iyi olmuş dedik
sonra asma hatırası fotoğraf çektirdik...
f: Bülent Tamyaman
Güneş baskı çalışma grubu fotoğraflarını da astık
onlar da pek hoşlar
ama bir araya gelip poz veremedik
poz sadece fotoğrafın f leri ekibine has oldu bu durumda
sonra çıkıp bir şeyler yedik
sonra ekip dooooooğru eyleme
ben gözüm yüzünden biber gazı tazyikli su ya da kafaya darbe riskine girmem şiddetle yasakladığı için (bunlardan herhangi birine maruz kalırsam gözlerimi tamamen kaybetme ihtimalim neredeyse % 100 e yakın olduğundan :(( )
kös kös eve
açılış yarın
açılıştan sonra yine doooru eyleme
#direnankara
Astık
Uzaklaştık
Baktık neler çıkarmışız
Beğendik
Olmuş ya la
Hem de iyi olmuş dedik
sonra asma hatırası fotoğraf çektirdik...
f: Bülent Tamyaman
Güneş baskı çalışma grubu fotoğraflarını da astık
onlar da pek hoşlar
ama bir araya gelip poz veremedik
poz sadece fotoğrafın f leri ekibine has oldu bu durumda
sonra çıkıp bir şeyler yedik
sonra ekip dooooooğru eyleme
ben gözüm yüzünden biber gazı tazyikli su ya da kafaya darbe riskine girmem şiddetle yasakladığı için (bunlardan herhangi birine maruz kalırsam gözlerimi tamamen kaybetme ihtimalim neredeyse % 100 e yakın olduğundan :(( )
kös kös eve
açılış yarın
açılıştan sonra yine doooru eyleme
#direnankara
7 Haziran 2013 Cuma
çArşı her şeye karşı :)
Ben futbolu sevmem...
Hele futbolun sadece yurdumda değil hemen hemen bütün dünyada sanki tek spor dalıymış gibi pompalanmasına
değil bir arada görmek telafuz dahi edemediğim dolar dolar paraların döndüğü bir ortam olmasına uyuz kaparım
oyuncuları sadece cebine girenle ilgilenirken taraftarlarının birbirini linç etmesine
dostlukların bozulmasına
insanların sırf karşı takımları tutuyorlar diye birbirlerine küfretmesine hatta cinayete kadar götürmesine bazen atışmayı cin ifrit olurum..
amma lakin takım tutmuyorum demedim hiç
ben kendimi bildiğimde Beşiktaşı da bildim
Ablam hasta taraftardı....
Deplasmana geldiklerinde Ankaraya kaldıkları oteli keşfe çıkar oyuncuları otelde avlar tek tek fotoğraf çektirirdi hepsiyle..
Öyle sık şampiyon olan falan da bir takım değildir 3 büyüklere dahil olsa da
Renkleri çok cazipti tabi.. asil gelmiştir hep bana siyah-beyaz
ama BJK taraftarı oluşum oradan da gelmiyor..
Ben bu takımın her zaman en çok taraftarını sevdim..
evet
en baştan beri
diğerlerinden farklılardı
her zaman farklı oldular..
ben futboldan falan ziyade kendimi Çarşı'lı hissetmeyi sevdim..
ve şimdilerde görüyorum ki
"Çarşı her şeye karşı"
yapıyor gene yapacağını...
ne kadar doğru seçim dedirtiyor bana defalarca ve defalarca..
Futbola karşı bir gönül bağım yok
sahada oynayan 22 kişi umurumda bile değil
ama Beşiktaşlı geldim Beşiktaşlı giderim
isterse küme düşsün
çArşı mensubu olmanın dayanılmaz hafifliği yeter
haaa bu arada aklıma gelmişken
onca sanatçı edebiyatçı falan direnişte boy gösterir bizzat direnirken
Hiç futbolcu gören oldu mu Taksimde?
Olmadı mı?
hadi ya...
Neden şaşırmadım ki.....
Hele futbolun sadece yurdumda değil hemen hemen bütün dünyada sanki tek spor dalıymış gibi pompalanmasına
değil bir arada görmek telafuz dahi edemediğim dolar dolar paraların döndüğü bir ortam olmasına uyuz kaparım
oyuncuları sadece cebine girenle ilgilenirken taraftarlarının birbirini linç etmesine
dostlukların bozulmasına
insanların sırf karşı takımları tutuyorlar diye birbirlerine küfretmesine hatta cinayete kadar götürmesine bazen atışmayı cin ifrit olurum..
amma lakin takım tutmuyorum demedim hiç
ben kendimi bildiğimde Beşiktaşı da bildim
Ablam hasta taraftardı....
Deplasmana geldiklerinde Ankaraya kaldıkları oteli keşfe çıkar oyuncuları otelde avlar tek tek fotoğraf çektirirdi hepsiyle..
Öyle sık şampiyon olan falan da bir takım değildir 3 büyüklere dahil olsa da
Renkleri çok cazipti tabi.. asil gelmiştir hep bana siyah-beyaz
ama BJK taraftarı oluşum oradan da gelmiyor..
Ben bu takımın her zaman en çok taraftarını sevdim..
evet
en baştan beri
diğerlerinden farklılardı
her zaman farklı oldular..
ben futboldan falan ziyade kendimi Çarşı'lı hissetmeyi sevdim..
ve şimdilerde görüyorum ki
"Çarşı her şeye karşı"
yapıyor gene yapacağını...
ne kadar doğru seçim dedirtiyor bana defalarca ve defalarca..
Futbola karşı bir gönül bağım yok
sahada oynayan 22 kişi umurumda bile değil
ama Beşiktaşlı geldim Beşiktaşlı giderim
isterse küme düşsün
çArşı mensubu olmanın dayanılmaz hafifliği yeter
haaa bu arada aklıma gelmişken
onca sanatçı edebiyatçı falan direnişte boy gösterir bizzat direnirken
Hiç futbolcu gören oldu mu Taksimde?
Olmadı mı?
hadi ya...
Neden şaşırmadım ki.....
Etiketler:
bana dair,
hayatın içinden
3 Haziran 2013 Pazartesi
polis arkadaşım
bu neyin hırsı polis arkadaşım?
nasıl bir şartta yaşadın
ne şartlarda polis oldun
ne yedirdi ne içirdi
ne öğrettiler sana arkadaş
bu neyin kafası?
insana -insanlığına- karşı bunca kin neyin nesidir arkadaş yaa..
aloo bir aynaya baksana..
bir defa hayatında bir değişiklik yap
o gaz fişeğini fırlatmadan
ya da o tazyikli suyu fışkırtmadan
o copu havaya kaldırmadan
o aracı silahsız insanların üzerine sürmeden
gencecik kızların delikanlıların ensesine yapışıp tüm gücünle ölümüne sıkmadan
bir saniye önce
bir aynaya bak
suratının aldığı şekle
gözlerinden fışkıran kine bir bak..
sonra mı?
sonra ne yapıyorsan yap be arkadaş
kim tutar seni
hodri meydan...
!!!!
dipnot: maalesef kırmızılı ve siyahlı kadını görüntüleyen fotoğrafçıların isimlerini bilmediğimden zikredemedim.. aflarına sığınarak paylaşıyorum
nasıl bir şartta yaşadın
ne şartlarda polis oldun
ne yedirdi ne içirdi
ne öğrettiler sana arkadaş
bu neyin kafası?
insana -insanlığına- karşı bunca kin neyin nesidir arkadaş yaa..
aloo bir aynaya baksana..
bir defa hayatında bir değişiklik yap
o gaz fişeğini fırlatmadan
ya da o tazyikli suyu fışkırtmadan
o copu havaya kaldırmadan
o aracı silahsız insanların üzerine sürmeden
gencecik kızların delikanlıların ensesine yapışıp tüm gücünle ölümüne sıkmadan
bir saniye önce
bir aynaya bak
suratının aldığı şekle
gözlerinden fışkıran kine bir bak..
sonra mı?
sonra ne yapıyorsan yap be arkadaş
kim tutar seni
hodri meydan...
!!!!
fotoğraf: Olcay Özgen
dipnot: maalesef kırmızılı ve siyahlı kadını görüntüleyen fotoğrafçıların isimlerini bilmediğimden zikredemedim.. aflarına sığınarak paylaşıyorum
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)