31 Mayıs 2013 Cuma

yaz mevsimi içinlerden...

"Saçlarımı sevdi, hiç kımıldamadım
Bir biçim değildim sanki, bir nesne, bir şey değildim
Biraz utandım
Sokuldu bana iyice, bana sarıldı
Dudaklarımı aldı, dudaklarımı taşırdı
Köpüren sütler gibi taşırdı
Köpükler içinde kaldım
- Mevsim her zamanki gibi yazdı -"
edip cansever

ekim 2010--otoportre

30 Mayıs 2013 Perşembe

Lafı gediğine koyma bağımlılarına ithafımdır...

Hayatta laf soktum
nasıl da gediğine koydum
oh ne güzel geçirdim falan diye mutlu olan insanlar var mı hakikaten?

var gibi geliyor bana
yani
bunun için çaba harcıyor olmaları
bundan zevk  aldıkları fikrini uyandırıyor bende elimde olmadan..

Sanal dünya çıktı çıkalı da
bu tip insanların içlerinde yaşayan bu enteresan zevk alma güdüsü daha kolay bir tatmin yolu buldu tabi..

Benim de başıma geliyor
Arkadaşlarımın da


mesela bir sosyal paylaşım ortamında facebook olabilir, blog ya da
twitter benim yok ama orada da oluyor
hoşuna giden, seni mutlu eden bir şey paylaşıyor
bir yazı yazıyorsun..

hoop
o konuyla ilgili senin keyfini ince ince aşağılayan bir karşı atak..
?
niye ki?

neyin ispatıdır ki bu?
bilmem..
elinde hazır yazı bekletenleri var ya la bu modellerin..
kopi peyst
"yeri geldi geçirdim lafı ohh rahatladım.."
eeee?

bir insanın değer verdiği, onu mutlu eden bir şeye değer vermeyen umursamayan bir sürü insan olacaktır elbette
ama gizli imalarla o kişinin hevesini kursağında bırakma denemesi??
bu neyin kafası sizce?
hevesler de kursaklarda kalmıyor elbette..
"çokda tınnnnnn" deyip gülümseniyor bu ataklara genelde..
en azından ben öyle yapıyorum

epeydir sıkça karşılaşıyorum bu durumla
kendi başıma da geliyor
arkadaşlarımın da

anlam veremiyorum.. veremeyişim de iyi bence
anlam vermek anlayabilmek olur bu tip kadın ya da erkekleri
böyle yaklaşımları anlayabilerek o yaklaşımlara bir kaç adım yaklaşmayı reddediyorum ben..

saygılar...



dipteki not: fotoğrafın konuyla alakası yok
"hııııh çok da fifiiiii"
pozu olarak algılamak son derece olası :)


28 Mayıs 2013 Salı

İyi ki Fotoğraf ya la

Muhteşem Fotoğrafçılar ekibi olarak sergi sezonunu açtık..
Vatana millete hayırlı uğurlu olsun

İpi İlker göğüsledi
"Karanlık Oda" sergisine el emeği göz nuru nefis fotoğraf baskıları vererek
Çok hoş karelerdi gerçekten
ve ben ne kadar şanslıyım ki o harika karelerin bir tanesinden bende de var :)
Bana ev hediyesi basmıştı İlkerim kankam..

Devamını Murat getirdi. Muratım sosyetem kankam, dernekte (Afsad) Doğanay Sevindik önderliğinde yürütülen belgesel atölyesi katılımcısıydı,
Çorum'un İskilip ilçesi ve köylerinde zamana direnen el sanatları ve el sanatçılarını fotoğrafladıkları bir çalışmanın meyvesini Cepa'da açtıkları pek hoş sergi ile cümle aleme gösterdiler...
-ve hatta bir defasında bizi de götürmüştü iskilipe.. ne salata yemi,ştik arhadaş yaaaa-
Serginin sunumu çok özenliydi.
-salata ikramı olmayışı hayal kırıklığı idi o ayrı lakin :)-
Belgesel benim çok uzak olduğum bir tarz ama bu izlemekten zevk almadığım anlamına gelmiyor elbette..
Çok hoştu

Ve sıra biz hatun kısmısında..
Derneğin 10 Haziran'daki genel sergisinde boy göstereceğiz biz de
daha önce söz etmiştim.. :)

Yeşimcanım caniçim
 Güneş Baskı-Natürmort
ve Kompozit-Beklemek

Ayşecanım caniçim ve ben ise
Güneş Baskı-Natürmort
ve
Fotoğrafın F'leri- Özportre
karelerimizle
ÇSM'de olacağız :)

Böylece ekip tamamlanmış olacak

Bir tek ekibe ben vasıtasıyla dahil olan Büü'cüğümün ve İlker vasıtasıyla dahil olan Selenciğimin bir sergisi mevcut değil.. Onlar eş kontenjanından ekipte fotoğraflan alakası yok kendilerinin..

Bizim sergiyle bu sezonu kapatmış olacağız..

Sergi mergi fotoğraf vırt zırt bahane..
Bir araya geldik mi bu zat-ı şahanelerle suratlarımıza yerleşen o kocaman gülücüklerin sahtelikten uzaklığı, içtenliği
o kadar güzel ki..

iyi ki fotoğraf yahu..
dedirtiyor insana

bizi bir araya getirdi diye

iyi ki fotoğraf ya la :)

dip not: aboooo nağadar şişkoymuşum ya la.. diyet mevzunu ciddiye almak nağadar isabetli bir kararmış.. Beşimizin bir yerde olduğu yeni fotoğraf denk getiremeyince eskileri deşip bunu bulmuştum.. Çok eski değil bu kış
ama benim hal
feciiiiiiiiiiiiiiiii

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Hayat dediğin bir ipin ucunda bazen....

durdukça durdukça bana kötü hissettirecek bir hadise yaşadık dün
çok ucuz atlattık
ve aslında çok da önemsiz bir şeymiş miş miş gibi yaptık..

Hayat dediğimiz şey
anlık
korkutucu böyle olduğunu somut olarak duyumsamak...

Dün akşamüstü Fotoğraf'ın F'leri atölyemizin sergisinde boy gösterecek fotoğrafıma son kararı vermek için randevum vardı eğitmenimizle..
Dernek kapalı olduğu için çok hoş bir cafede sırayla randevu vermişti İsa biz katılımcılara.. Öncesinde Vişnelik'teki bahar şenliğine uğramış ama Defne ve Büü'nün alerjileri feci halde azınca, bir de Vişnelikteki şenlik de bu sene hayli sönük gelince bize erken gidelim orada oturur fotoğraf bakarız demiştik.
İsa Defne beklemesin diye erkenden baktı sağolsun benim fotoğrafıma. O arada muhabbet ediyoruz bir şeyler içiyoruz falan.
Defne de oyalanıyor cafenin sağında solunda,
lavabolara giden kapılardan birisine ip perde asmışlar..
Bizimki -her ne kadar sadece geçtim, oynamadım dediyse de- o iplerin arasında tahminimce döne döne oynarken iplerden birisi boynuna dolayıp sıyırmış bir hayli
Ağlayarak geldi yanımıza anlamadık önce
Defne can acısına ağlayan bir çocuk hiç olmadı, basit şeyleri tınlamaz bile
ve ağlıyorsa-gerçekten ağlıyorsa tabi numara değilse- ortada ciddi bir şey var demektir.
Baktım boynu kabarmış
önce anlatmak istemedi
sonra geçerken oldu diye kıvırdı

zor sakinleştirdik.. hayli canı acıdı..

O anda biz Büü ile klasik soğukkanlılığımızla renk vermedik..
herkesi de tedirgin etmeyelim diye cafeden ayrıldık arabayla dolandık biraz açık hava bir yer istedi Defne Dodurga taraflarına doğru gittik o arada sakinleşip arabada uyudu

Lakin ben o buz gibi sakin görüntüm altında sakin miydim...
nerdeee
bütün gece kabus gördüm
o naylon ip jilet gibi şah damarı kesebilirdi
iyice dolanıp boğazını sıkabilir ve çocuk debelenirken nefessiz kalabilirdi
di
di
di


neyse ki ucuz atlattık

hayat denen
hakkaten bir ipin ucunda bazen

şu andaki durum şöyle:



ip perdeleri olan çocuklu aileler
bilgilerinize....

24 Mayıs 2013 Cuma

sıkıldım ya la

Canım sıkılıyo ya la..

Ankara'dan uzaklaşma vakti geldi zaar..

Gerçi geçen hafta bir Eskişehir çıkartması yaptık çekirdek ailecek..

Aslında iş yerinden bir grup arkadaş gidecektik.. Öyle konuşmuştuk ta Nisan başı
ben de ona göre tüm randevularımı falan ayarlamıştım onu oraya ertele bunu buraya ötele şeklinde
sonra onlar bu haftaya gitmeye karar verdiler
ben de kafaya koymuşum ya bi kere, e bütün organizasyonu da cumartesiyi boşaltaak şekilde yapmışım bi defa
dedim Büü'ye
kalk gidelim diye
Gittik
İyi de geldi yalan değil
gez gez canımız çıktı :)





ama kesmedi beni günübirlik uzaklaşma
şöyle kalmalı falan bir şeyler yapmak istiyor canım
tenime deniz değsin, bütün negatif elektriği silsin süpürsün istiyorum galiba..
ha gayret
hele bi bitsin bakalım kızın okulu
yapmak lazım bir şey
yoksa ilk tatil ta temmuzda kaldırmaz bu bünye...

pofff sıkıldım ya la..

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Sergi Zamanı...

10 Haziran 2013 Pazartesi günü
Çağdaş Sanatlar Merkezi'nde derneğimizin kimi atölye ve çalışma gruplarının toplu sergi açılışı olacak..
Sıcacık bir heyecan ...

Seviyorum sergi öncesi koşuşturmaları..

Benim halen devam etmekte olduğum; İsa Özdemir'in eğitim verdiği "Fotoğrafın F'leri" isimli atölye sergisinde bir özportrem sergilenecek..
Kalabalık bir grubuz; çeşit çeşit özportre izlemek enteresan olacak
özportre demek bir insanın hayata nasıl baktığı ya da kendini hayatta nerede ve nasıl gördüğü demek bana kalırsa
bu gözle bakınca ilgi çekici bir sergi olacak gibime geliyor..

İsa Özdemir'den ders almak benim fotoğrafik bakışıma çok şey kattı..Vizyonum değişti ve gelişti...Bence İsa hem çok iyi fotoğraf çeken, hem çok iyi fotoğraf okuyan, hem de fotoğrafı çok iyi anlatan bir eğitmen..
Onu tanıyıp dost olabildiğim için kendimi şanslı görüyorum
Hişşş İsa Örtmenim iyi ki varsın :)

Özetle Ankra'da olan herkesi sergimize bekliyoruz...
geliniz görünüz..



Diğer yandan, ayrı bir tutku oldu geçen yıl atölyesine devam edip öğrendikten sonra benim için güneş baskı
o tamamen ayrı bir dünya...
kimyasalların kokusunun da etkisiyle sarhoş edici bir esrikliği var.
Güneş Baskı Çalışma Grubu olarak "naturmort" çalıştık yıl içinde
ve 10 Haziran'da güneşte demlediğimiz naturmortlarımızı da sergiliyoruz. Sayısı henüz netleşmemekle birlikte 4-5 belki daha fazla fotoğrafımın sergileneceği güneş baskı sergimizin de ben görülmeye değer olacağından eminim.

Geliniz güneşte demlenmiş bu tek ve tekrarlanamaz resimsi fotoğrafları görünüz derim..



ne demiştim..
hmmm
10 haziran demiştim
çsm demiştim
saat?
dememiştim
diyorum
19:00

gelsenize :)

21 Mayıs 2013 Salı

Geometrik şekillerden model oluşturmaca

İlkokula giden çocuğu olan anneler bilir
Çocukların dönem içerisinde her dersten proje-performans ödevleri olur.

Verilen tarihte teslim edilmek üzere sıralanmış halde çocuk ve veliyi beklerler bizi yapsınlar diye...

Defne'nin sıra gelen ödevi matematiktendi

Geometrik şekilleri kullanarak model oluşturmaca

Çocukluk işte
ne gelir ki 8 yaşında bir çocuğun aklına
ev
mümkün
araba
çok olası
şato
olabilesi
çeşitli hayvan modelleri
elbette..

Ben de sordum bizim capon balığına
"ne yapmak istersin?"
cevap geldi
"fotoğraf makinası"
!!!!!!!!!

hayret nereden de aklına geldi bilmem ki
:P

sonuç mu?

buyrunuz:




Sınırlarımızı az daha zorlasak pinhole çekim yapacak hale getirecek miymişiz neymiş :D

Dolce Vita....


fotoğraf: Mayıs 2013 Ankara-Otoportre


"gözlerimi sana çevirdiğim zaman
bir buğu sarıyor onları
görmüyormuş gibi yapıyorum ama
imkansızlıklar yaratıyor aşkları

ve şimdi artık...ardında
yalnızca bir gölge...dolce vita..." Lale Müldür

15 Mayıs 2013 Çarşamba

"Bir ben vardır bende benden içeri"

--"Beni bende demen bende değilim
Bir ben vardır bende benden içeri"
demişti Yunus Emre
ve ben zaman zaman kopuyorum bendeki benden-- dedi kadın

sustu adam

--bir gün bu kopuşun dönüşü olmaz belki-- dedi kadın

gitti adam...

koptu kadın

f: öz portre/ mayıs 2013

9 Mayıs 2013 Perşembe

-Bence- Annelik....

Anneliği bir de senden dinleyebilir miyiz? yazar mısın?
dedi Absalom
yazarım dedim..
dedm demesine de
anlat anlat bitmez ki
ne kadarını anlatırsam anlatayım biliyorum ki çok fazlası eksik kalacak yine..
ama olsun
öyle birden bire pattadanak aklıma geliverenleri sıralayım
kronoloji falan gözetmeden
önem sırasına bakmadan
doğalıyla

blogumun sloganı tadında
"aklıma geldiğince"

Hiç eksikliği kalmamasıdır kadının annelik.."işte tamamlandım" hissinin paha biçilemez hazzıdır.


hiç kimsenin bir şeye benzetemediği bir görüntüden binlerce anlam çıkartabilmek.. o görüntüye hayran olup derin hayallere dalabilmektir annelik


Kadının çektiği acılara zerre aldırmamasıdır annelik.. huzur duymasıdır tam tersi çektiği ısdıraptan ve gurur duymasıdır..


Dünyanın en olağanüstü parfümlerinin galon galonlarcasına değişilmeyecek bir koku ile tanışmak  ve ebediyen o kokuyu burun direğinde taşımaktır annelik


o en sevdiğin hiç vazgeçemem sandığın öyle gerektirdiği için her Allahın günü föne kuaföre gitmekten çekinmediğin saç modelinden

 kuaföre ayıracak dakka zamanın olmadığından hiç kılını kıpırdatmadan hiç umursamadan vazgeçivermektir annelik


Can verdiğine.. içinden çıktıktan sonra dahi can verebilmenin anlatılmaz zevkini yaşamaktır annelik


iki damla gözyaşının



üç minik dikişin
yüreğini lime lime etmesidir kadının annelik...


kilo almaktan zerre şikayet etmemek..


hatta bu kiloları şapşal eğlenceler haline dönüştürebilmektir annelik
salak gibi göründüğünü bile bile hem de..


ikiz öküz giyinmekten zevk alabilmektir annelik


kaç yaşında olduğuna aldırmadan hem de



büyük zevk aldığın bazı aktivitelerinden gönüllü vazgeçebilmektir annelik...
dans okulunun gösteri grubuna artık devam edememek gibi mesela..


kırkına geldiğine bakmadan gülen aynalar önünde geyik yapmaktan zevk alabilmektir annelik



gözünü kırpmadan sabahladığın geceler için şikayetçi olmamak bilakis derecenin ibresinin indiği görebilmek adına daha nice geceler uykunu feda etmeye koşulsuz razı olmaktır annelik


Ağza varmayı başaran bir ayak için büyük heyecan duyabilmektir annelik


Daracık bebek karyolalarında ufaklık yetmez gibi bir de bir araba oyuncakla eğiş büğüş uyuyakalmak lakin tutulan kemiklerinden şikayet etmeyi aklına bile getirmemektir annelik



Bir gülüşe bin ömür feda edebileceğinden emin olmaktır annelik




gözündeki ciddi rahatsızlık yüzünden ufacık bir ağırlığı taşımanın sakıncalı olduğuna aldırmadan kilolarca ağırlığı itirazsız taşımaktır annelik



her gösteride mutluluk gözyaşı dökmektir annelik












Kimi sonları



kimi başlangıçları


bizzat kendi sonu bizzat kendi başlangıcı gibi birebir yaşamaktır annelik

sarılıp uyumanın verdiğği hazla kendinden geçmektir annelik

bir başkasının ilk aşk heyecanını kendininkinden yoğun yaşamaktır annelik



bir ısırığa


bir öpücüğe


bir kucaklamaya


dünyaları feda etmeye değer bulmaktır annelik...

çıkarılan bir gaza
yapılan bir kakaya
damağı delen bir dişe
düşen bir ateşe
açılan bir buruna
kesilen bir öksürüğe
atılan bir adıma
edilen bir kelimeye
yazılan bir harfe
okunan bir sözcüğe
yapılan bir resme
çözülen bir probleme
kazanılan bir sınava

yürekten kocaman bir ÇOK ŞÜKÜR diyebilmektir Annelik...

bu ve daha aklıma gelmeyen binlercesi

ama en önemlisi
her gün
ama hiç aksatmadan her gün

Eserine bakıp bakıp 


hayran olmaktır Annelik...

ve

hepsi bir yana

sen var ettikten sonra
seni var edene
daha sıkı
sımsıkı sarılmaktır 
her kelimesine hak vermek
ona olan sevgine sevgi
saygına saygı katmaktır ANNELİK




KUTLU OLSUN GÜNÜMÜZ